12 Mayıs 2008 Pazartesi

winners are simply willing to do what losers won't



yazının başlığı how to be a loser’da olabilirdi, winners rule’da. bu, ne tarafta durduğuna bağlı. aynı zamanda ne tarafta durmak istemediğine.

-durdurabilecek misin
+hayır
-ne yapıyoruz? ne yapacağımızı söyle
+sana vurmasına izin ver


‘bazen yapabileceğin hiç bir şey yoktur’ diye devam ediyor million dollar baby’nin anlatıcısı. narrator haklı; bazen rezil hayatının sana vurmasına izin vermenden başka seçeneğin yok. böyle olmayabilirdi, kuralları biliyordun, how to be a winner başlıklı klavuzların peşine takılabilirdin vs. vs. vs.



ama o şekilde kazanmak istemiyordun; “sana vurmasına izin ver”

galiba şimdiye kadar hep yaptığın buydu. başkalarının kurallarıyla bir winner olmaktansa kendi kurallarınla loser olmak.

“yara çok derin, kemiğe dayanmış olabilir. bir damarın parçalanmış olabilir ya da kan yeterince pıhtılaşmamış olabilir. etin değişik katmanlarında her tür kombinasyona rastlanır. franky de bunların her birinin nasıl çalıştığını bilirdi”

bu işleri franky kadar iyi bilmiyorsun ama hala hayattasın ve meydan okuyorsun;

“fuck you”