9 Ocak 2009 Cuma

vicky cristina barcelona



vicky cristina barcelona'yı yer göstericilerinin bahşiş kopartmak için bileti yırtarcasına elleri arasında sıkıştırdıkları bu yüzden ışıkçılarla diyalogsuz hafif bir gerilim yaşadığımız, ocak soğuğunda ~30 izleyici için klimaları açmamayı tercih eden eski melek yeni emek'te üşüyerek izledik.

kısaca 'kimin eli kimin cebinde belli değil anuna koyim' denebilecek bir film hakkında beyazperde.com forumlarında "avrupa'da çekilmiş en iyi aşk filmi, woody allen ustayı bir kez daha tebrik ediyoruz" gibi yorumlar okuyunca sinirleniyoruz haliyle. bir ay arayla izlediğimiz iki filmde de üçlü takılan birilerini görünce yeni eğilim üçlü takılmak mı, bir şeyler mi kaçırıyoruz lan diye düşünmedik değil.

film hakkında anlatılacak pek bir şey olmamakla birlikte woody allen sinemasının bu olmadığını biliyoruz. son dönem filmlerinden match point'i de hatırlayarak; görünüşe göre woody allen'ın kendini tekrar etmesini scarlett johansson'un dolgun ve şehvetli dudakları ve hatta penelope cruz'un memelerinin çatalı bile engelleyemiyor.

soğuk sinema salonundan üşümüş, hayal kırıklığına uğramış ve vakti zamanında sister sothyz'in sıkar-lett johansson'la ilgili tezlerine nihayet ikna olmuş bir şekilde çıkıyoruz: kendisinin dolgun ve şehvetli dudaklarından ve wonderbra ile yukarıya doğru ittirilmiş gibi duran memelerinden başka elle tutulur bir şeyi yok.

karne:
penelope cruz - pekiyi
rebecca hall - pekiyi
javier bardem - orta
scarlett johansson - sınıfta kaldı
woody allen - sınıfta kaldı

9 yorum:

  1. Bence Woody Allen'ın tipik hallerinden biri bu film. Avrupalı entelektüelleri feci şekilde ti'ye alıyor. İzlerken Hollywood Ending geldi aklıma, Woody Allen kördür ve çektiği son filminde psikosomatik bir körlük yaşar. Film bok gibi olur, Amerika filmden nefret eder ama Avrupa bayılır, Woody sevdiği kadınla Fransa'ya taşınır, mutlu son.
    Bu adamın herkese gıcık olmasına bayılıyorum, özellikle de California'ya ve Avrupalılara.

    YanıtlaSil
  2. sozlukte orda burda yorumlara bakmaya devam ediyorum. filme yönelik olumlu eleştriler -ki bunlardan biri zevkine beğendiğim eleştirmenerden uğur vardan- kafamı karıştırdı, sanırım son dönem woody allen sinemasından kaçırdıklarımı da izledikten sonra ikinci bir şans vereceğim. zaten yazıda da dediğim gibi hatırladığım woody allen sinemasıyla vicky cristina barcelona'da gördüklerim arasında çok fark var. filmi okuyamama durumu mu var, filmin biraz derinlerine gizlenmiş anafikri bulmakta mı yetersiz kaldım ikinci kez sakin kafayla ve sıcak bir ortamda izledikten sonra karar vereceğim.

    okuduğum yorumlardan beni güldüren biriyle bitireyim -eminim bu yorum sothyz kızkardeş'i de gülümsetecektir-

    "woddy Allen'ın filmlerinde neden sürekli scarlett johansonn'un oynadığını anlayamıyorum. kadrolu bir oyuncu herhalde, çok şanslı bir kadın işsiz kalma ihtimali hiç yok"

    YanıtlaSil
  3. femmenoir yorumunu önemsediğimi belirtmeliyim ama sen sen ol mythart, uğur vardan için bile olsa ikinci şansı verme, yeşim tabak için hadi neyse de, uğur vardanlara gelme dostum.

    bu arada bilirsin ben umutsarikaya çizimli dudakları severim ama avatarın hususunda yoluna taş koyuyorum izninle. barcelona seyahatinden döner dönmez bir saatciğini ayırıp daha eldeğmemiş bir avatar bulmacaya davet ediyorum seni, olubilir.

    not: micky cristina barcelona'yı henüz izlemedim ama hakkında karar verebilmek için bir sefer görmem yeter sanıyorum. artizim de biraz.

    YanıtlaSil
  4. señor sizi ilk gördüğüm yerde içine bolca leblebi doldurduğum bir bardak bozuyaı elinize teşekkür mahiyetinde tutuşturmak istiyorum. bu ne menem bir filmdir, sinema eleştirmenleri topluca kış uykusuna yattı da o ara mı yazıldı bu eleştiriler. avrupanın en iyi film bu ise biz ne izledik yıllardır avrupa sineması diye.
    match point'te belini büten woody allen neden bir türlü toparlanamaz. "evlensen de aklın karışır, evlenmeyip gününü gün etsen de aklın karışır" mottosu için bu kadar para harcanıp film çekilir mi? düzgün adamdan anladığı polo yakalı şeyler giyen amerikan yuppie'si midir? ben mi yanılıyorum yoksa film bir yerde "jules et jim" ayarında mı gidiyordu? neden tanrım neden diyorum, demekten kendimi alamıyorum.
    tamam eyvallah woody allen değişik bir abimiz, mizah anlayışı da kendine göre ama bu değildi yahu. yani "i am pointing a gub at you" ya bile razıyım yahu!

    YanıtlaSil
  5. bozuyaı dört ayaklı bir boz ayı değildir, halis mulis bozadır.

    YanıtlaSil
  6. sevgili yarı viking yarı bu topraklarlı güzel insan, 3 günlük çakma barcelona dönüşü biriken yorumları şimdi okuyabildim de; hatırladım ki ben uğur vardan'ın futbol yazılarını beğeniyormuşum, hatta daha da ileri giderek futbol yazılarını beğendiğim kişinin uğur meleke olduğundan bile şüpheleniyorum diyebilirim. çemçük ağız mythart avatarıyla ilgili aldığım üçüncü eleştiriden sonra mesele ile daha yakından ilgileneceğim yeter ki ikibuçuk ineğin daha fazla üzülmesin artiz insan seni.

    señorita kudra, öyleyse bugünlerde boza değil de bolca leblebiyi çekmecenizde hazır bulundursanız iyi edersiniz, muhtemelen bu haftasonu, lazım gelen bir kitap için o taraflara uğramışken tane tane leblebileri girişteki kahveciden kahve eşliğinde yemek için isminizi anons ettireceğim, kulağınız bir yandan i-pod'unuzda bir yandan belediye hoparlöründe olsun. ahmet abi'ye selamlar, politik yazılarına evet ama aşk ve kadınlar üzerine yazmasın lütfen memleket kadınlarının ikinci bir cezmi ersöz'ü daha kaldırabileceklerini sanmıyorum.

    YanıtlaSil
  7. ahahah insan yorum yazıyorsa arada açar bakar di mi? unutkan bir tabiatım var malesef afedersiniz. sanırım siz o kitapları çoktan aldınız, oysa benim indirimim vardı türk halkı için bunu kullanmak istiyordum (: başka sefere diyeyim o zaman.

    YanıtlaSil
  8. hayır efendim son haftasonu fazla mesai yapmamız gerektiğinden bahsekonu kitapları alamadım henüz, indirimleri de leblebilerin olduğu çekmeceye koyabilirsiniz.

    zat-i alim o taraflara teşrif etmeden e-mail uyandırma servisinden sizi arayıp uyandıracaklarına şüpheniz olmasın görüşünceye dek esenlikler dilerim.

    YanıtlaSil