21 Şubat 2012 Salı

do we really need to talk about kevin?

filmin ilk yarısında çocuk kevin -kesinlikle çocuk kevin ile ilgili değil- filmin kendisiyle ilgili bir sorunumuz olacağını hissettiriyor. pedagojiden az çok anlayan biri /bu film bir seri katilin büyüme hikayesini anlatıyorsa/ kevin'in kadraja çok erken yaşlarda alındığını farkedecektir. belki de kameranın tek derdi bir seri katil annesi olarak eva khatchadourian'ın -buna gerek olmamasına rağmen- masumiyetini vurgulamaktı. niyet böyle olunca filmin yarısı sonraki olaylarla pek ilgisiz çocuk kevın'ın ne kadar haşarı bir çocuk olduğunu anlatmakla geçerken, kalan yarısında annenin vicdanını rahatlatmamız isteniyor. son bölümde de 18 yaşını henüz dolduran kevın'ın ıslahevinde artık akıllandığını görerek mucizevi mutlu sonla jeneriklere kavuşacağız (neredeyse).















kameranın göstermesi ve gizlemesi gereken kısımlarla ilgili kafa karışıklığı, karakterlerin inandırıcılığı -ve abartılı masumiyeti- ve hikayenin zayıflığına kevın'ın hidayete ereceğine dair hollywoodvari son da eklenince ortaya pek çok açıdan batan bir film çıkıyor. gus van sant'in benzer bir konuyu işleyen  elephant (2003)'i başarısını izleyicinin karakterlerle olan yakınlığını stabil tutarak ve hep dışarıda kalarak sağlamıştı. daha iyisini izlemek isteyenlere 'şiddetle' önerilir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder